Salı, Mayıs 13, 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İnşallah
DUYURU PANOSU |
|
DUA |
Ey dua kapılarını açan Yüce Allah’ım Dua kapımı açta dua edebileyim. Ey sırları bilen Yüce Allah’ım Aklımın düğümünü çöz de Bu işin sırlarını akledebileyim. Ey mühürlü kalpleri bilen, çözen Yüce Allah’ım Dilimin düğümünü çöz de Söylediklerim, yazdıklarım anlaşılsın. Ey rahmet kapılarını açan Yüce Allah’ım Rahmet kapılarını açta Kalplerimiz rahmetinle dolsun Diyelim çok şükür hamdolsun. |
Bu yaz kafaya taktım şu benim saldırgan arılarının ırkını değiştireyim diye Araştırdım ve internetten Ahmet BİRBİLEN üstadla tanıştım. Onda uysal bir korniol cinsi arı varmış. Hemen irtibata geçtim. Şu benim ampulle ısıtma teşkilatıyla zar zor kışı çıkardığım 5’nolu 1 çıtalık arı ile 6 çıtaya ulaşan 4’nolu arının analarını değiştireyim. Sipariş verdik başladık beklemeye. Derken haber geldi. 4 ana arı otobüsle göndermiş üstat. Heyecanla otobüs garajına koştum. Bekledik saat:4:30’da sabaha karşı tel kafes içinde elime geçti. Pazar günü idi. Bizimkiler köyün piknik günü var oraya gideceğiz dediler, dedim maalesef işim var. Çocukların morali bozuldu Piknik işi yattı. Hemen bacanağın taksiyle doğru köye gittim. Maskeyi giydim. 5’nolu sandığın anasını attım. Yeni ana verdim. 4’nolu arının da anasını attım. 6çıta arıyı 2 şer 2 şer 3’e böldüm. Yeni anaları kafes içinde verdim. Bir gece bekledi tel kafes içinde. Devrisi gün alışmıştır zaten 2 çıta arı bir salayım dedim ve kovanı açıp saldım. Başladı arılar üzerine yumaklanmaya koruyorlar mı yoksa saldırıyorlar mı ilk defa böyle bir şey gördüğümden bilemedim. Bir çubuk aldım elime başladım arıları eşelemeye ana arı onların altından kurtulur kurtulmaz başladı uçma çalışmalarına. Yakalayayım dedim olmadı pır diye uçtu gitti. Başladım kovanın yanında ağlamaya sızlamaya. Mübarek hayvan nasipten çıkmamış. Ben sızlanırken İri bir arı kovanın önüne kondu bir de baktım bizim ana arı hemen şapkayla yakaladım tekrar kafesin içine koydum. Ne kadar sevindim bilemezsiniz. 3 gün daha bekledim ve saldım. Baktım bu sefer ana arı peteklere yapışmış yavaş yavaş hareket ediyor. Arılar da eskisi gibi çullanmıyorlar. Ana arı kabul ettirme çalışmam Allahın izniyle gerçekleştirilmiş oldu.
Şu ana arılarını değiştirdiğim ve bölerek çoğalttığım kovanları arı sayısı az onlara şu senin yamyamlardan takviye yap gelişsinler dedi Ahmet BİRBİLEN üstat. Bir Pazar günü sülalece pikniğe gideceğiz. Dedim Sabah erkenden şu işi halledeyim çoluk çocuk biz piknikte olacağız biz gelene kadar uysallaşırlar. Hemen giydim maskeyi başladım arıları kurcalamaya derken son kovana geldim evden bir takım sesler bağrışmalar duydum. Bırak artık yeter! Falan sesler Dedim tamam işim bitti geliyorum. Meğer bizim yan komşumuz Efrayim dayı sabah erkenden şu eşeği çakayım tarlaya demiş. Hemen bir arı sokmuş kulağının altından (benim arı mı damgası yok ki ) ama biz iş başındayız suçüstü. Bizim hanıma daha önce hap ve melhem almıştım kaza ile sokulan olursa hemen melhem hap yutturun demiştim. Hepsinin haberi var. İhtiyar sabah aç açına çıkmış dışarı Arı sokunca gelmiş bize. Hanım bakmış daha iğnesi duruyor arının hemen çıkarmış merhem sürmüş zayıf tansiyonu var diye hap vermemiş. Bizim Dayı evine varınca başlamış kafası dönmeye atmış kendini yere konu komşu toplanmış adam ölüyor diye bağrışmalar! Teselli yerine “benim adamda böyle gitmişti, hakkını helal et” diye konuşan mı ararsın. Sağ olsun bizim hanım da zar zor hapı da içirmiş derken bizi pikniğe götürecek arabada gelince bu arabayla hadi bizim efrayim dayıyı hastaneye yollamışlar. Benim haberim yok ben işi bitirdim geldim. Dediler böyle böyle oldu. Adam ölüyor. Hüseyin katil. Vay halimize vay ki ne vay demezler adamın heceli geldi öldü. Pikniği düşünen kim düştük acaba ne oldu diye telefon ettik öğrendik yolda kendine gelmiş. Hastanede sadece serum takmışlar bitince çıkarmışlar.
Evet, dostlar bizim piknik rezil oldu, dayının canı yandı, benimde cebim yandı.(bütün masrafları ben ödedim)